Türkiye’nin en büyük gazetecilik meslek örgütü olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 78. yılında üyelerinin ve basın meslek örgütü temsilcilerinin katıldığı bir toplantı düzen...
Türkiye’nin en büyük gazetecilik meslek örgütü olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 78. yılında üyelerinin ve basın meslek örgütü temsilcilerinin katıldığı bir toplantı düzenledi. Toplantıda gazetecilerin güncel sorunları ve mesleğin geleceği ele alındı.
İstanbul-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kuruluşu’nun 78. yılını Burhan Felek Konferans Salonu’nda gerçekleştirdi.
10 Haziran 1946’da kurulan ve ilk Başkanı Sedat Simavi olan Cemiyet, 3 bin 750 üyesi ile ülkenin en büyük gazetecilik derneği olma özelliği taşıyor. Bağımsız bağlantısız gazetecilik anlayışı ile yola çıkan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü alanında engellerin ortadan kaldırılması, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için görev yapan gazetecilerin özlük haklarının korunması için çalışıyor.
Vahap Munyar: Gazetecilik suç olmasın istiyoruz
78. Kuruluş Yıl Dönümü nedeniyle düzenlenen toplantı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar’ın konuşmasıyla başladı. Başkan Vahap Munyar, “TGC’nin bugün 78. Yıl dönümünü kutluyoruz. Öncelikle kurucu üyemiz ve başkanımız Sedat Simavi olmak üzere bugüne kadar cemiyetin duruşunu belirleyen, kurumsallaşması için emek veren, bütün başkanlarımıza, tüm yönetim kurulu üyelerine şükranlarımızı sunuyoruz. Türk Basın Birliği'nin 1946'da kapatılması ile Türkiye’de o zamanki adıyla Gazeteciler Cemiyeti olarak İstanbul'da, Ankara'da ve İzmir'de üç meslek örgütü kuruldu. Bunların ilki Sedat Simavi’nin kurucu başkanlığını yaptığı İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’ydi. Sedat Simavi’den sonra Cevat Fehmi Başkut, Burhan Felek, Nezih Demirkent, Necmi Tanyolaç, Nail Güreli, Orhan Erinç, Turgay Olcayto gibi çok değerli isimler TGC’ye başkanlık yaptı. Derneğimiz açısından iki önemli tarih var. Onları size tekrar hatırlatmak istiyorum. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti olarak derneğimiz 8 Nisan 1952 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı dernek statüsüne geçti. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti adı ise 12 Haziran 1993 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak değişti. Biz TGC olarak kurulduğumuz günden beri bağımsız, bağlantısız gazetecilik anlayışıyla çalışmayı sürdürüyoruz. Gazetecilerin görevlerini hukuk ve etik ilkeler çerçevesinde yapabilir olmasını amaçlıyoruz. Gazetecilerin yurttaşlara haberlerini engelsiz ulaştırabilmeleri için çalışıyoruz. Cezaevinde gazeteci olmasın istiyoruz. Gazetecinin suçlu, haberin suç olarak görülmesini istemiyoruz. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün korunmasını, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlemesini istiyoruz. Biz çizgimizden hiç ayrılmadan TGC’nin 78 yıldır sahip olduğu işlevini sürdürmeye devam edeceğiz. Bugüne kadar gelen tüm yönetimlerin bize teslim ettiği bayrağı, en iyi şekilde taşımak için çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.
Toplantının açılışında PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral, Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu ve Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk söz aldı.
Zeynep Oral: Maddi manevi cezalarla yıldırıldığı zamanlarda zordur gazetecilik
PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral yaptığı konuşmada “Ülkenin en köklü meslek kuruluşu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 78. yaş gününü kutluyoruz. Burhan Felek’in başkanlığından beri üyesi olmaktan gurur duyduğum bu STK ile ben yaşıtız. Ne mutlu bana! Gazetecilik, yeryüzünün en renkli, en heyecanlı, en muhteşem mesleklerinden biridir. Ama kimi zaman da en acımasız, en tehlikeli, en riskli, en korkunç olanıdır!” dedi. Oral konuşmasını şöyle sürdürdü: “Düşünce ve ifade özgürlüğünün şiddet, baskı, tehditle sınırlandığı; parlamenter rejimin askıya alındığı bir ülkede yaşıyoruz. Anayasa’nın iktidardakiler tarafından yok sayılabildiği, halkın haber alma hakkının sık sık yasaklandığı, hak, hukuk ve adaletin siyasetin emrine sokulduğu bir sistemde yaşıyoruz. Mesleğini hakkıyla yapanlara bedel ödetilen, hapse atılan, muktedirlerin tehditleriyle, işten atılmalarla, maddi manevi cezalarla yıldırıldığı zamanlarda zordur gazetecilik. Hele etik değerlere bağlı kalarak mesleğini yapmak daha da zor. TGC’nin 78. yıldönümünü canı gönülden kutluyorum.”
Adnan Özyalçıner: TGC 78 yıldır üyelerine kol kanat oluyor
Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ise konuşmasında gazeteciliğin ne kadar zor bir meslek olduğuna işaret ederek başladı. Konuşmasını şöyle sürdürdü: “TGC 78 yıldır insan hak ve özgürlüklerinin kazanılması, korunması, geliştirilmesi için mücadele vermektedir. Cemiyet elbette gazetecinin özlük haklarının elde edilmesinde, mesleki haklarının korunmasında 78 yıldır üyelerine kol kanat olmuştur/ olmaktadır. Gazeteci, memlekette, dünyada yaşananların habercisi olarak bunları halka duyurmak, onunla paylaşmak zorundadır. Görevi budur. Bu görevini yerine getirmesi zaman zaman engellenmiştir. Bugün de engellenmektedir. Söz ve yazı özgürlüğünün olmadığı yerde insan hak ve özgürlüklerinden de söz edilemez. Haber alma, haber verme konusunda getirilen yasaklarla gazeteci arkadaşlarımız sansür, dahası oto sansürle karşı karşıya kalmıştır. Cemiyet 78 yıldır gerek haber alma, haber verme, gerekse insan hak ve özgürlüklerine getirilen yasaklama kararlarına karşı örgütlü bir mücadele vermiş/vermektedir. Söz ve yazı edebiyat, sanat yoluyla yapılanı da dahil -ne savaşları durdurmuş, ne açlığı bastırmıştır. Yalnız savaşların olmadığı, insanın emeğiyle yarattığı zenginlikle güzelliği eşitçe paylaşabileceğimiz bir dünyayı dillendirmiş/dillendiriyordur. Şarkılarını söylemiş/söylüyordur. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gazetecisi, yazarı ile bu oluşumun içindedir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması, insan hak ve özgürlüklerinin engellenmesi yolunda 78 yıldır emin adımlarla ilerlemektedir. Gazetecilerle yazarların özgür oldukları gün, Türkiye de özgür olacaktır. Cemiyetin 78. yaşı kutlu olsun!”
Gökhan Durmuş: TGC ile aynı çatı altında, aynı yolda yürüyoruz
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 78. yaş gününü kutluyorum. Bu 78 yılın 72 yılında, aynı yolda mücadele etmek Türkiye Gazeteciler Sendikası için de bir onurdur. Aynı çatı altında aynı yolda yürüyoruz derken laf olsun diye de söylemiyorum. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin bugüne kadar ki dokuz Genel Başkanından Cevat Fehmi Başkut, Nail Güreli ve Orhan Erinç aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Sendikasında da Genel Başkanlık görevi yürütmüş meslek büyüklerimizdir. Sendikamızda görev alan birçok yöneticimiz Cemiyetimizde de görevler almıştır” diye konuştu. İki örgüt arasındaki kardeşlik ve dostluğun bundan sonra da devam edeceğini belirten TGS Genel Başkanı Durmuş, şu konulara dikkat çekti: “Türkiye’de gazetecilik, medya büyük bir dönüşüm içinde. Patron yapısının değişmesinden iktidarın baskılarına, okur ve izleyicinin alışkanlıklarının değişimine kadar birçok konu bu dönüşümde büyük rol oynuyor. Gazetecilik faaliyetinin yürütülme biçimi değişse de değişmeyen tek şey var, o da gerçeğin peşindeki koşu. Bizim gibi basın meslek örgütlerine düşen görev ise bu koşuda gazetecileri korumaktır. Daha güçlü dayanışmanın örülmesi, tüm basın meslek örgütlerini aynı hedef için ortak hareket kabiliyetine kavuşturmamız kaçınılmazdır. Basın meslek örgütleri arasındaki bu denli büyük bir dayanışmayı inşa etme görevi de hiç şüphesiz en başta 78 yaşındaki Türkiye Gazeteciler Cemiyetine düşmektedir.”
Turgut Dedeoğlu: Etki ajanlığı dezenformasyon yasasından daha tehlikeli
DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedoğlu ise konuşmasında iktidarın basın iş yasasını genel iş yasasına katma çalışmalarına dikkat çekti. İktidarın tüm hedefinin muhalif basını susturmak olduğunu vurgulan Turgut Dedeoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Muhalif basının susmaması için en büyük emek basın meslek örgütlerinindir. Bunun için de elimizden gelen çabayı göstermemiz, birlik ve beraberliği örmemiz gerekiyor. Dokuzuncu yargı paketi bizim açımızdan çok önemli. Özellikle fon alan bütün medya kuruluşları, basın meslek örgütleri etki ajanı adı altında bir suçlama ile yarın öbür gün üç yıldan yedi yıla kadar da hapis cezası alabilecekler TCK’da şöyle bir madde var. Bir suçu basın yoluyla işlemiş olursan cezanız üç kat daha artıyor. Etki ajanlığı konusu, dezenformasyon yasasından daha tehlikeli bir yasa olacak. Bu maddenin yasadan çıkarılıp TBMM’ye hiç getirilmemesi için çalışmalıyız.”
Kenan Kocatürk: TGC bize ilham veriyor
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk ise konuşmasında basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü, yayınlama özgürlüğü üzerinde oluşan baskılara işaret etti. Kocatürk, “Bizim açımızdan da ilham veren TGC’nin 78. Yaşını kutluyorum. Türkiye Yayıncılar Birliği olarak dezenformasyon başta olmak üzere basın, düşünceyi ifade özgürlüğü ve yayınlama özgürlüğü konusunda beraber hareket ettiğimiz TGC’nin nice yıllara erişmesini diliyorum” dedi ve ekledi: “Türkiye Yayıncılar Birliği olarak 1995 yılından beri düşünce özgürlüğü raporları düzenliyoruz. 1995 yılından beri de yargılanan yayıncı ve yazar arkadaşlarımızla dayanışma içerisinde olmaya, ödüller vermeye çalışıyoruz. 1980’den bu yana her dönem kitap yasaklamaları, yazarlara uygulanan baskılar, gazetecilere uygulanan baskılar hep gündemde. Şimdi de etki ajanlığı konusu var. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün önüne çekilecek engeller yaratma konusunda Türkiye çok mahir. Son dönemlerde hortlatılan Muzır Kurulu kararları ile çocuklara yönelik kitapları yasaklanıyor. Yetişkinlere yönelik 22 yıl önce yayınlanmış kitaplara da yasaklamaya, poşet içerisinde koyup satmaya çalışıyorlar. Bütün bunlara karşı TGC ve basın meslek örgütleriyle ortak mücadele veriyoruz.”
Altan Öymen: Gazeteciler için ölmek kadar, öldürülmenin doğal hale gelmesi ne acı
Açılış töreninde konuşan TGC Onur Kurulu Başkanı Altan Öymen ise TGC’nin kuruluşuyla ilgili tanıklığını anlattı. Öymen, “Ben TGC’nin kuruluşunu hatırlıyorum. Gazeteciliğe başlamamıştım ama gazetecilik yolundayım. O yıllarda Türkiye’de demokratikleşme adımları birbirine izliyordu. Türk Basın Birliği kapatıldı. İstanbul, Ankara ve İzmir’de gazetecilik cemiyetleri kuruldu. İstanbul’daki cemiyetin başkanı Sedat Simavi oldu. Demokrat Parti kurulduğunda basın özgürlüğünü savunuyordu. O yıllarda gazetecilik sendikaları da cemiyetlerin ardından kuruldu. Ancak daha sonra her şey değişti. Gazetecilere yönelik baskılar başladı. Gazeteciler için ölmek kadar öldürülmenin de doğal hale gelmesi ne acı. Biz burada otururken çok sayıda gazeteci yargılanıyor, cezaevine girmek için bekliyor. Tüm bunlara rağmen artık bu ülkede insanların fikrini basın yoluyla açıklamasının demokrasinin olmazsa olmaz şartı olduğunu herkes artık biliyor. Bu düşüncelerle geleceğe daha umutla bakmalıyız” diye konuştu.
İlk oturumda gazeteciliğin güncel sorunları ele alındı
Açılış konuşmalarının ardından toplantı iki oturumla devam etti. Toplantının moderatörlüğünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş üstlendi. Oturumda TGC Meslek İlkelerini İzleme Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu “Hak Haberciliği, Yeni Medya ve Etik Sorunlar” gazeteci-yazar Prof. Dr. Haluk Şahin “Gazetecilik ve Yapay Zekâ” ve TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük “Dijital Telif, Etki Ajanlığı ve Dezenformasyon” konularında konuştu.
Sibel Güneş: İktidar gazeteciliği kuşatmaya çalışıyor
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş konuşmasında iktidarın dezenformasyon, dijital telif, etki ajanlığı konularıyla gazeteciliği kuşatmaya çalıştığını, ortada olmayan taslaklarla ilgili görüş bildirmek zorunda kaldıklarını belirterek “İktidarın baskısı bir yandan sürerken, bir yandan de yeni medya alanları ön plana çıkartılıp gazeteciliğin içinin boşaltılmaya çalışıldığına tanıklık ediyoruz. Bazı iletişim fakültelerinde gazetecilik bölümlerinin kapatılmaya çalışıldığından söz ediliyor. Yeni medya alanları sanki gazetecilikten muaf alanlarmış gibi yeni iş alanları olarak planlanırken etik ihlaller yok sayılmaya çalışılıyor. Oysa gazeteciliğin nerede yapıldığı önemli değildir. Gazetecilikte içerik önemlidir. İçeriğin de yurttaş yararına, etik ilkelere uygun olması önemlidir. Yapay zeka konusu aynı şekilde gazeteciliğin yerini alacakmış gibi sunuluyor. Ama nitelikli gazeteci ve haberin etkinliği hiçbir zaman değişmez. Tüm bu hak ihlallerine, mesleğe yönelik aşındırma girişimlerine karşı mücadelemiz sürecek.”
Yasemin İnceoğlu: Gazeteciler kime hizmet edeceğine karar vermeli
TGC Meslek İlkelerini İzleme Komisyonu Başkanı ve iletişim akademisyeni Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ise “Hak Haberciliği, Yeni Medya ve Etik Sorunlar” başlıklı konuşmasına “Teknolojik olarak bilginin daha çabuk, kolay ve hızlı yayılmasının önündeki engeller kalktıkça, enformasyonun farklı ve çok sayıda kitlelere ulaşması ve paylaşılması mümkün olsa da enformasyonun manipülasyonuna zaman zaman yol açmaktadır” diye başladı. Tüm dünyada olduğu gjbi Türkiye'de de gazetecilik mesleği kadar gazeteci tipinin de metamorfoza uğradığını belirten Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, şöyle konuştu: “Mülkiyet yapısının değişimi, küreselleşme ve oligopolleşme süreci sonunda gazetecilerin hak ve sorumluluklarının yeniden hatırlanmaya ve hatırlatılmaya ihtiyacı var. Zira içinde bulunduğumuz zamanlar barış gazeteciliği ve hak odaklı haberciliğe en çok gereksinim duyduğumuz zamanlar. Hak haberciliği, insan haklarına ve adalete odaklandığından, iktidarın, muhalefetin siyasilerin spekülatif haberlerini yapmaktan kaçınılması gerekir. Olayın sadece görünen değil görünmeyen taraflarının sesine yer vermelidir. Gazeteciler şuna karar vermeliler; iyi gazetecilik yapıp sorumlu oldukları kamuya karşı görevlerini yerine getirip, kamunun bilgi edinme hakkına mı hizmet edecekler, yoksa patronlarına, iş piyasasına, iktidara veya devlete mi hizmet edecekler.”
Haluk Şahin: Son teknolojiyi kullanmayanlar kaybetmeye mahkum
Gazeteci, yazar Prof. Dr. Haluk Şahin yapay zeka ve gazetecilik konulu konuşmasında, “Yapay zekayı işlerimizi çalacak diye kaygılı bir şekilde tartışıyoruz. Neo liberal kapitalist sistemde birtakım şirketlerin yeni güç merkezinde olduğunu görüyoruz. Son teknolojileri kullanmayan arkadaşlar kaybetmeye mahkum” dedi. Haluk Şahin, “Tüm sosyal medya mecraları bizim hangi haberleri okuduğumuzu biliyor, bize ona göre haberler sunuyor. Bizim hedefimiz yapay zekanın potansiyel zararlarını değil, bu kurulu sistemi nasıl daha insani bir sistem haline getireceğimiz olmalı. Yapay zeka ile saatler süren bir röportajın deşifresi dakikalar sürüyor. Bunları iletişim alanındaki yoğun rekabette mutlaka kullanmamız gerekiyor” diye ekledi.
Gökhan Küçük: Düşman ceza hukuku anlayışını körükleyecek düzenlemelerden geri dönülmeli
TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, dijital telif, etki ajanlığı ve dezenformasyon başlıklarını ele aldığı konuşmasında her üç konunun da gazetecilik açısından tehlikelerle dolu olduğunu hatırlattı. Gökhan Küçük “İktidar, dijital ortamda gerçek bilginin yayılmasını önleyemediği için, bu bilgiyi ortadan kaldırmak için dezenformasyon yasası, etki ajanlığı konularını gündemde tutuyor” dedi. Bu düzenlemelerin hepsinin Anayasa’ya aykırı olduğunu hatırlatan Gökhan Küçük, “Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü, demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Demokratik toplum, şiddet içermemek kaydıyla her türlü görüşün savunulabildiği, serbestçe ifade edilebildiği ve paylaşılabildiği bir ortamın varlığını gerektirir. Hukuksal olmayan, siyasi iktidarların her zaman her koşulda istedikleri gibi kullanabilecekleri torba kanunlarla düşman ceza hukuku anlayışını körükleyecek bu düzenlemelerden geri dönülmelidir” diye konuştu.
İkinci oturumda gazeteciliğin geleceği ele alındı
İkinci oturumun moderatörlüğünü ise TGC Başkan Vekili ve NOW TV Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk üstlendi. Gazeteciliğin Geleceği konulu oturumda Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mine Esen, Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu ve TV 100 Haber Koordinatörü Mustafa Aşcıoğlu yer aldı.
Doğan Şentürk: Muhabirliği güçlendirmemiz gerek
TGC Başkan Vekili ve Now Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk, içinde bulunduğumuz dönemde en önemli tehlikenin gazetecilerin içine kapanması olduğunu söyledi.
İçine kapanan, hafızasını giderek yitiren medyanın sansür ve oto sansürle mücadele ettiğini belirten Doğan Şentürk, “İktidarlar gelir gider ama oto sansür hastalığı ile mücadele etmemiz gerekiyor. Muhabirliğin güçlendirilmesi gerekiyor. Muhabirlerin haber önerebilmesi için desteklenmesi gerekiyor. Dört haber ajansına sıkıştırılmış bir medyadan söz ediyoruz. Üzerimizde başta RTÜK olmak üzere ciddi baskı kuruluyor” dedi.
Göksel Göksu: Mesleğin geleceği için muhabirler desteklenmeli
Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu ise konuşmasında muhabirliğin güçlü olduğu dönemlerden örnekler verdi. Haber merkezlerindeki muhabir, foto muhabiri sayısının giderek azaldığını belirten Göksel Göksu, “Çalıştığım medya kuruluşlarının birçoğunda genç meslektaşlarımız izledikleri haberleri ajanslardan haber geçildiğinde yazmayı düşünüyorlardı. Ben de onlara ajansın haberini beklemeden kendi izledikleri haberi yazmalarının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Ana akım medyadaki kutuplaşma beraberinde haberin içinin boşaltılmasına da neden oldu. Bunlara rağmen mesleğin geleceği için genç muhabirlerin yetişmesini, haber heyecanını duymalarını hepimizin desteklemesi gerekiyor. Muhabirlerin hak ettikleri ücretleri alabilmeleri lazım. Dijital bataklıkta büyümüş bir jenerasyonla karşı karşıyayız. Onlar bilgiyi de haberi de dijital platformlar üzerinden tükettiler. Bize düşen o karanlık noktayı aşmak. Bizim kuşağımızla yeni jenerasyonun birbirine karşılıklı adım atmasını sağlamamız gerekiyor."
Mine Esen: Gazeteciliğin özgürlüğünü engelleyecek maddelere karşı geri adım atmak yok
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mine Esen 26 yıldır Cumhuriyet’te görev yaptığını belirterek “Cağaloğlu’nda Cumhuriyet’in efsane bir binası vardı. Daha sonra biz taşınmak zorunda kaldık. Bizler genç haberciler olarak sözleşmelerimiz yapılır yapılmaz heyecanla TGC’ye üye olmaya koşardık. Mesleki dayanışma mesleğimizin devamı için o kadar önemli ki. Bunu hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. Bu etkinlik bizim için çok değerli. Kendimizi genç gazetecilere de duyurmalıyız” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet Gazetesi100. yaşına girdi. Hep mücadeleyle geçti bizim gazetenin durumu. Çok ağır bedeller ödendi. Gazetemiz kapandı, yazarları katledildi ama hiç bu mücadeleden vazgeçmedi. Gazeteciliğin özgürlüğünü engelleyecek etki ajanlığı gibi maddelere karşın biz geri adım atmayacağız. Bugün dijital platformlar sizin yaptığınız haberleri alıyorlar, kopyalayıp yapıştırıyorlar. Sizin ürettiğiniz haber günün sonunda emek veren muhabirin adı bile olmadan her yere yayılıyor. Gençleri çok demoralize eden bir durum bu. Bu durum için de çözümler geliştirebilmeliyiz.”
Mustafa Aşçıoğlu: Hangi medya kuruluşunda çalışırsanız çalışın. Haberi bükemezsiniz
TV 100 Haber Koordinatörü Mustafa Aşçıoğlu ise konuşmasında meslek yaşamı boyunca televizyonlarda görev yaptığını, sadece Ergenekon İddianamesi ile ilgili haberler nedeniyle 40 kez mahkemeye çıktığını söyledi. Haberin namusunun önemine dikkat çeken Mustafa Aşcıoğlu, “Haberi öğrendiğimiz şekliyle yapmalıyız. Biz yurttaşlara sadece bilgiyi vermeliyiz. Gerçekten de habercilik dört ajans üzerinden dönüyor. Biz günde 2 bin haber görüyoruz. Burada hangi habercilikten söz ettiğimize bakmamız gerekiyor. İzleyici saat 19.00’da televizyonda haber bültenini açtığında devlet haberciliği, eğlence haberciliği ve muhalif habercilikle karşılaşıyor. Hangi televizyonda çalışırsanız çalışın, haberi bükemezsiniz. Çalıştığınız kurumun politikasına göre haber yapsanız bile haberi çarpıtamazsınız. Ancak içinde bulunduğumuz ortamda yeterli sayıda muhabir olmadığı, ajans ağırlıklı habercilik olduğu için medyada giderek özel haberler de azalıyor. Muhabirliğin desteklenmesi gerekiyor” dedi.
Tören toplu fotoğraf çekimi ve ikramla tamamlandı. Törenin ikram sponsorluğunu Kahve Dünyası yaptı. Medya takip sponsorluğunu Dijital Medya üstlendi.