Ege’nin İlk Düşünce Kuruluşu EGİAD Think Tank Çin Raporu yayınladı. 19 Mayıs 2019’da milli mücadelenin başlangıcının 100. yılına ithaf edilerek İzmir ve Ege Bölgesi’nde bir iş örgütü tarafından kurulan ilk düşünce kuruluşu EGİAD Think Tank ilk raporunu yayımladı. Pandemi döneminde online olarak sunulan rapor ‘EGİAD Çin Raporu - Kuşak, Yol ve Saat Kulesi’ başlığı ile yayınlandı. Çin ile ekonomik ilişkilere İzmir ve Ege Bölgesi’nden ayrıntılı bir bakış sergileyen raporun sunumu, Asya ekonomileri ve Asya-Pasifik’te uluslararası ilişkiler konularında uzman olan Dr. Altay Atlı tarafından gerçekleştirildi. Etkinliğe T.C. Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya da katılım gösterdi.
Bağımsız bir düşünce kuruluşu
Toplantının açılışı konuşmasını yapan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan, raporun ana amacının tamamen ekonomi ve iş dünyası odaklı bir yaklaşımla bilgi ve faydalı içerik üretmek olduğunu belirterek, “EGİAD Think Tank olarak, ulusal ve bölgesel sorunlara yönelik çalışmalar yapan, devletin ilgili organlarının karar alma süreçlerinin etkinliği artıran ve doğru politikalar izlenmesini sağlamak amacıyla stratejiler oluşturan özel ve nitelikli bir araştırma merkezi olarak hareket etmek öncelikli hedefimizdir. Bu düşüncelerle bir araya gelip EGİAD Think Tank’i tasarlarken aslında EGİAD’ın geçtiğimiz 30 yılda bir nevi düşünce kuruluşuna evrilerek bu şekilde çalıştığını da görmüş olduk. Bunun en büyük kanıtı sanırım geçmiş yıllarda hazırladığımız ekonomik raporlar ve kent raporlarıdır. Bir düşünce kuruluşunu gerçek anlamıyla başarılı kılan, özgür ve yenilikçi fikirler üretebilmek adına bağımsız olabilmesidir. Bu nedenle EGİAD Think Tank’in bağımsızlığı büyük bir öneme sahiptir. Bu bağlamda bizler konu seçiminde bir takım tercihler yapabiliriz fakat konunun işlenişi ve ele alınışı, çıkacak rapor ve söylenecek şeyler konusunda ilgili alanın uzmanlarını tamamen özgür bırakıyoruz” dedi.
Fikir başkan Tunç Soyer’in
Çin ile İlişkilerin gelişiminin değerlendirildiği rapor fikrinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından dile getirildiğine dikkat çeken Aslan, “Şüphesiz ki bu konunun seçiminde değerli başkanımızın İzmir ile ilgili hedeflerinin ve stratejilerinin etkisi büyüktür. Sonraki aşamada EGİAD Genel Sekreteri Prof. Dr. A. Fatih Dalkılıç tarafından bu konuda çalışma yapabilecek ülkemizdeki en yetkin isimler belirlenmiş ve yönetim kurulumuzun oybirliği ile Çin konusunda üst düzey çalışmaları olan Dr. Altay Atlı seçilmiştir. Rapor gerçekten oldukça kapsamlı, somut politikalar öneren ve İzmir için yol haritası olabilecek stratejiler sunan bir çalışmadır” dedi.
Çin koridoru kullanılmalı
T. C. Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya da Ege Bölgesinde ekonomik ve ticari anlamda önemli bir sivil toplum kuruluşu olarak faaliyette bulunan EGİAD’a teşekkür ederek konuşmasına başladı. Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti ilişkilerinin bu yıl 50. senesinin kutlandığına dikkat çeken Büyükelçi, “Raporun bu yıla denk gelmesi çok anlamlı oldu. Çin ile ilişkilerin güçlendiğini, ileri seviyelere taşındığını görmekteyiz. Küresel ekonominin önemli aktörü olarak görülen Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkilerimizi önemsiyoruz. Covid sürecinde ilaç ve aşı temini konusundaki iş birliğimiz takdire şayandır. Ancak Çin’e karşı 20 milyar $ dış ticaret açığı vermekteyiz. Çin’in ithalatında ise Türkiye oranı, 2.58 milyar dolarda kalmaktadır. Bu ticaret hacminin arttırılmasını istiyoruz. Çin -Orta Asya – Batı Asya Koridoru’nun daha fazla kullanılmasını Dış İşleri Bakanlığı olarak teşvik etmekteyiz. Bu konuda genç iş insanlarımıza büyük sorumluluk düşmektedir. Size her türlü desteği vermeye hazırız. Çin Başkonsolosluğunun İzmir’de tekrar açılması için çalışmalarımız da sürmektedir” dedi.
Politika önerilerinden başlıklar
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Çin Network’u uzman üyesi ve Hong Kong merkezli uluslararası güncel haber ve yorum sitesi “Asia Times”da köşe yazarlığı da yapan Dr. Altay Atlı sunduğu raporda, iki ülke arasında giderek artan dış ticaret açığının belirli ölçüde telafi edilmesi gerektiğini vurguladı. Çin’in Türkiye’ye yönelik olarak, yatırım, müteahhitlik, ulaştırma, turizm ve enerji sektörlerinde daha geniş açılımlar yapması beklendiği belirtilerek, “Yatırım alanındaki ilişkilerimizin derinleştirilmesi, istikrarlı ve kalıcı iş birliğinin oluşturulması açısından önemli bir süreci oluşturmaktadır. Çin ile ticaretimiz mevcut haliyle sürdürülebilir değil, çünkü ciddi bir dengesizlik var. Bunu Çinli mevkidaşlarımıza her fırsatta anlatıyoruz ve bu konuda artık aramızda ortak bir anlayış var. Türkiye Çin’den daha fazla yatırım almalı” denildi.
Karşılıklı fayda prensibiyle…
Dr. Altay Atlı, Türkiye – Çin ekonomik değerlendirmesinde bulunarak, ülkemiz açısından uygun koşullar altında ve karşılıklı fayda prensibi çerçevesinde Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nde yer almanın, ülke ekonomisine ulaştırma ve teknoloji altyapısının güçlendirilmesi konusunda katkı sağlayabileceği gibi, Çin’den daha fazla yatırım çekilmesi suretiyle ticaret açığı vermekte olduğumuz bu ülkeye karşı daha dengeli bir ekonomik ilişki tesis edilebileceğini kaydetti. Raporda Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ilişkiler ve Kuşak ve Yol Girişimi bağlamında İzmir’in ve Ege Bölgesi’nin konumlandırılması da amaçlanarak, detaylar şöyle özetlendi;
* İzmir’den ve Ege Bölgesi’nden Çin’e ihracatın artırılması amacına yönelik olarak yüksek ihracat potansiyeli taşıyan ürünler için ürün bazında pazara giriş ve pazar payı artırma çalışmalarının, Ticaret Bakanlığı, ihracatçı birlikleri ve ihracatçı firmalar arasında Çin’e yönelik bir eşgüdüm mekanizması kurularak yapılması faydalı olacaktır.
* Çandarlı Limanı projesi ile ilgili detaylı bir fizibilite çalışması içeren ve projenin Kuşak ve Yol Girişimi açısından ekonomik ve jeopolitik anlamda olası getirilerini inceleyen bir dosya hazırlanarak Çin tarafına sunulmalıdır. Buna ek olarak diğer İzmir limanları ile ilgili benzer çalışmalar da fayda sağlayacaktır.
* Ege Bölgesi’ndeki demiryolu, karayolu, kent içi raylı sistemler ve lojistik merkezleri ile ilgili olarak devam eden, planlama aşamasında olan ve gelecekte planlanan projeleri ve yatırım imkânlarını detaylı bir şekilde ele alan bir rapor hazırlanarak Çin tarafına sunulmalıdır.
* Belirlenen öncelikli sektörlerde Türkiye’nin kalkınma hedeflerine katkıda bulunacak şekilde Çin’den teknoloji içeren doğrudan yatırımların İzmir’e çekilmesinin teşvik edilmesi ve bu anlamda İzmir’de bulunan teknoloji parklarının etkin bir şekilde devreye sokulması gerekmektedir.
* İzmir ve Ege Bölgesi’nden üretici firmaların ve özellikle de KOBİ’lerin bireysel olarak ya da sektörel gruplar halinde Çin’in büyük dijital ticaret platformlarına katılımlarının sağlanması e-ihracatın artırılması açısından önemlidir.
* Başta güneş ve rüzgâr enerjisi, gıda ve tarım ürünleri, makine imalat ve kimyasal ürünler olmak üzere İzmir’in ve Ege Bölgesi’nin sunduğu yatırım imkânları bu sektörlerdeki büyük Çinli firmaların üst düzey yöneticilerine doğrudan anlatılmalıdır. Bu alanlarda mevcut genel teşviklerin yanında Çin’e özel olarak ne gibi avantajların sağlanabileceği değerlendirilmelidir.
* Pandemi sonrasında Türkiye ile Çin arasındaki uçuşların frekansının artırılması için yapılan girişimlere hız kazandırılmalı ve İzmir ile Çin arasında doğrudan uçuş imkânları değerlendirilmelidir.
* İzmir ve Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteren turizm şirketleri ve tur operatörlerinin Çinli seyahat acenteleriyle iş birlikleri kurmaları, bu iş birliklerini geliştirmeleri ve bu şekilde Çin pazarında kalıcı olmaları sağlanmalıdır.
* Başta turizm alanında olmak üzere Çin ile kurulan ekonomik ve ticari ilişkilerde istihdam edilecek Çince bilen insan kaynağını geliştirmek amacıyla İzmir’de Çince kurslarının açılması (Konfüçyus Enstitüleri yoluyla ve/veya üniversiteler üzerinden) ve Çince’nin yanında Çin kültürüne yönelik eğitimin de verilmesi faydalı olacaktır.
* WeChat Pay ve AliPay gibi Çin’de kullanılan elektronik ödeme sistemlerinin İzmir’de ve Ege Bölgesi’nin diğer kentleri ile turistik merkezlerinde de kullanılabilmesi için ülkemizde faaliyet göstermekte olan Çin bankaları nezdinde temaslar başlatılmalıdır.
* İzmir ve Ege Bölgesi’nde Çinli turistlere cazip gelebilecek yeni turizm paketleri ve ürünlerinin tasarlanması, hayata geçirilmesi ve başta Çin’in sosyal medya mecraları olmak üzere farklı kanallardan aktif bir şekilde tanıtımlarının yapılması gerekmektedir. Bu anlamda kültür ve sanat faaliyetlerine ağırlık verilmesi, sağlık, spor ve kongre turizmine yönelik ürünlerin çeşitlendirilmesi isabetli olacaktır.
* İzmir Adnan Menderes Havalimanı, İstanbul Havalimanı gibi bir “Çin Dostu” havalimanı haline getirilmelidir.
* 2015’de açılan, ancak 2019’da operasyonel sebeplerden dolayı faaliyetine ara verildiği bildirilen Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosluğu’nun yeniden açılması için diplomatik kanallar üzerinden gerekli girişimlerin yapılması sağlanmalıdır. Ege Bölgesi’nin diğer kentlerinde Çin’in fahri konsolosluklar tesis etmesi teşvik edilmelidir.
* İzmir’in yerel yönetimi ve yerel iş örgütleri düzenli olarak ve yapılandırılmış bir şekilde Ticaret Bakanlığı ve Türkiye’nin çatı iş örgütleri ile diyalog halinde Çin ile ilgili olarak yapılmakta olan çalışmalara bölgesel katkı sunmalı, bölgenin tercih ve önceliklerinin Çin ile ilgili olarak ulusal düzeyde hazırlanan planlara yansıtılmasını temin etmelidir.
* İzmir’deki iş insanı örgütleri ile Ege Bölgesi’nin diğer kentlerindeki örgütler ve odalar arasında bir Çin Çalışma Grubu oluşturulmalı ve bu çalışma grubunun düzenli olarak toplanarak Çin ile olan ilişkilerde durum değerlendirmesi yapması ve sahadaki verilerden beslenen öneriler getirmesi sağlanmalıdır.
* Ege Bölgesi’nin şehirleri ile Çin şehirleri arasındaki kardeş şehir bağlarına yenileri eklenmelidir.
* 2019 yılında Çin’in onur konuğu olduğu İzmir Enternasyonal Fuarı’na bu ülkeden her yıl güçlü bir katılımın sağlanması teşvik edilmelidir.