29 Ekim Cuma günü aslýnda iki bayramý bir arada kutladýk. Bunlardan biri 98 yaþýna giren özgürlük ve baðýmsýzlýðýmýzýn simgesi Türkiye Cumhuriyeti, diðeri ...
29 Ekim Cuma günü aslýnda iki bayramý bir arada kutladýk. Bunlardan biri 98 yaþýna giren özgürlük ve baðýmsýzlýðýmýzýn simgesi Türkiye Cumhuriyeti, diðeri ise yine müminlerin bayramý olan Cuma günü…
Ne mutlu… Ýkisini de severek, isteyerek idrak edene… Yaþayana…
Cumhuriyetimizin 98. Yýl dönümü ülkemizde, KKTC’de, Avrupa’da, Amerika’da ve Türklerin yaþadýðý her yerde çeþitli etkinliklerle kutladý.
Devlet erkâný günün erken saatlerinde Anýtkabir’e koþtu. Atasýný, silah arkadaþlarýný, þehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ve þükranla andý…
Ne güzel…
Biz özgür ve baðýmsýz yaþayalým diye birileri canýný ortaya koymuþ… Geride yetim ve öksüz çocuklar… Genç yaþta dul kalan kadýnlarýmýz…
Cephelerden gelen acý haberlerle yanan yüreklerimiz…
O yýllarda mezun veremeyen liselerimiz…
“Ey on beþli, on beþli, sokak yollarý taþlý…
On beþliler gidiyor; kýzlarýn gözü yaþlý…”
Daha býyýklarý terlemeden cepheye koþan gençler…
Onlarýn ellerine kýna yakan vefakâr ve cefakâr anneler…
Elindeki bastonunu payanda yaparak cepheye koþan dedeler, nineler…
Düþünebiliyor musunuz? Çeþitli cephelerde 1 milyon civarýnda þehit vermiþiz…
Bu Cumhuriyeti elbette ki büyük bedeller ödeyerek kurduk…
Ne diyordu Ýstiklal Þairi Mehmet Akif Ersoy;
“Ne büyüksün ki, kanýn kurtarýyor tevhidi,
Bedr’in Arslanlarý ancak bu kadar þanlý idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsýn?
Gömelim gel seni tarihe desem, sýðmazsýn!
Herc-ü merc ettiðin edvara da yetmez o kitap;
Seni ancak ebediyetler eder istiap…”
Çeþitli cephelerde kahramanlýk destanlarý yazdýran Mehmetçiklerimiz…
Ve onlarla birlikte cephelerde ve en ön saflarda savaþan komutanlarýmýz…
Böylesine bir seferberlik ve böylesine bir Millet olma arzusu…
Ýþte Cumhuriyet…
Ve iþte Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve çok deðerli silah arkadaþlarý…
Yüz binlerce þehidimiz…
Allah onlardan binlerce kez razý olsun… O tarihten bu yana cephelerde ve terör belasýnda kaybettiðimiz her bir þehidin kalbimizde ayrý bir yeri vardýr…
Bizim diyanet kime hizmet ediyor?
Dedik ya bu gün Cuma…
Müminlerin bayramý…
Bunun için Cumhuriyetin de 98’inci yaþ günü gururuyla koþtuk camiye…
Camilerimiz her Cuma olduðu gibi yine dolup taþýyordu…
Ve caminin hocasý kürsüde Cuma Hutbesi veriyordu…
Sanki bu ülkede 98 yýl önce hiçbir þey olmamýþ…
Sanki bugün Cumhuriyetimizin yýl dönümü deðil…
Sanki cephelerde ve Yedi Düvele karþý savaþ vermemiþ atalarýmýz…
Sanki yüz binlerce þehit vermemiþiz…
Cumhuriyetimizin yýl dönümü için hiç ama hiçbir cümle yok hutbenin içinde…
Oysa ki, Anýtkabir’de, tüm þehirlerin tüm ilçelerin meydanlarýnda, binlerce, on binlerce eðitim kurumunda ve Türk Bayraðý’nýn dalgalandýðý her mekânda insanlar tek vücut olmuþtu…
Gururla, onurla ve þanla birlikte marþlar söyledik… Bu ülke için canýný, kanýný verenleri hep birlikte saygý ile ve rahmetle yad ettik…
Pekiyi, bizim Diyanet Ýþleri Kurumu hangi ülkede yaþýyor?
Kimlere hizmet ediyor?
Dev diyanet ordusu hangi akla, hangi kitleye ve hangi inanýþa hizmet ediyor?
Ülkesi için canýný seve seve veren o þehitlerimizin hiç mi hatýrý yoktu?
Gençliklerini yaþayamayan o 14-15 yaþýndaki evlatlarýmýzýn…
Askerliðini daha önce icra ettiði halde yine cepheye koþan yiðitlerimizin…
Osmanlý’nýn küllerinden yepyeni bir Cumhuriyet çýkaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaþlarýnýn hiç mi bir kýymet-i harbiyesi yoktu?
Tüm ulusun kucaklaþtýðý bir günde, bu ülkenin vergileriyle geçinen Diyanet Ýþleri acaba hangi akla hizmet ediyor?
Ve kimlere þirin görünmek için, deve kuþu misali baþýný kuma gömüyor?
Oysa ki, milli bayramlar olmasaydý, dini bayramlar ve dini günler de hakkýyla yaþanamazdý.
Diyanet sana yazýklar olsun!
Baþkalarýný bilemem ama ben Hüsameddin Acar olarak 40 yýlý aþkýn iþ hayatýmda kesilen vergilerden Diyanet’e giden kýsmýný helal etmiyorum…
Çok üzgünüm…
Çok kýrgýným…
Çok kýzgýným…
Ve þehitlerimize ve Atamýza ve silah arkadaþlarýna karþý çok mahcubum…
Türk Milleti’nin Cumhuriyet Bayramý’ný bir kez daha yürekten kutlarým…